Elhamdülillah Zikri Ne Anlama Gelir?
Geceyi sabaha bağlayan o anlarda, bir köşe başında durmuş, soluk soluğa nefes alırken aklımda tek bir düşünce vardı: “Neden bu kadar yoruldum? Neden bu kadar ağır hissediyorum?” O an Kayseri’nin sessiz sokaklarında yürürken, kalbimde hem büyük bir huzur hem de derin bir boşluk vardı. Hayatımın her anında olduğu gibi, bir başka çıkmaz sokağa girmekteydim. Ama o gün, bir şey fark ettim: Bazen kaybolmuş hissettiğimizde, kurtuluş aslında çok yakındadır. O “yakın” şey, tam da o an, “Elhamdülillah”ı sesli söylemeyi düşündüğüm andı.
Bir Anlık Duraklama
İşin garibi, o kadar uzun zamandır “Elhamdülillah” demeyi unuttuğumu fark etmemdi. Zihnimde biriken bütün o kaygılar, işler, ilişkiler ve sorumluluklar arasında, o kelimeyi bir türlü hatırlayamıyordum. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım ve içimden bir şeyler geçmeye başladı. Önce ufak bir iç sesi duydum: “Her şeyin bir zamanı var, her şeyin bir anlamı.” O an, “Elhamdülillah”ı tekrar düşündüm. Sanki bu kelime, içimdeki karanlıkta ışık olabilecek kadar güçlüydü. “Elhamdülillah” demek, aslında her şeyin en güzel haliyle Allah’a şükretmek demekti.
Bazen hayatın içinde kaybolmuş gibi hissederken, bu kelime adeta bir pusula gibi yön gösteriyordu. Elhamdülillah demek, sadece bir minnettarlık ifadesi değil; hayatın her anına teşekkür etmekti. Kayseri’nin o sessiz sokağında, birden hissettiğim o huzurla birlikte, kalbimde bir anlam oluştu: “Evet, her şeyin bir amacı var.”
Şükür ve Bir Umut
O gece, zamanın nasıl geçtiğini anlayamadım. Adımlarım hızlandı, içimde bir nehir gibi akan bir enerji vardı. Elhamdülillah derken, tüm sıkıntılarımı geride bırakmış gibiydim. Kayseri’nin soğuk havasına rağmen içimde bir sıcaklık vardı. “Elhamdülillah” demek, bana sadece Allah’a şükretmeyi hatırlatmakla kalmıyordu; aynı zamanda hayatın her anını kabullenmekti. Yaşadığımız her anın, bizi bir noktadan bir başka noktaya taşıyan bir araç olduğuna inandım. Bazen farkında bile olmadan, o zorluklar bizi daha güçlü, daha olgun yapıyordu. Şükür, bir anlamda bu dönüşümün kabulüydü.
O kadar fazla beklediğim bir anda, o kadar fazla sıkıntı içindeydim ki, bir anda içimde bir ışık belirdi. “Elhamdülillah” derken, aslında karanlıkta bulduğum o ışığa teşekkür ediyordum. Yavaşça, gerçekten hissederek söyledim: “Elhamdülillah.” Bütün bedenimle, ruhumla, kalbimle. Her şeyin başlangıcı ve sonu olduğunu hatırladım.
Zikrin Gücü
Zikrin ne kadar güçlü bir şey olduğunu o gece bir kez daha anladım. Sadece dil ile değil, kalp ile söylenen her “Elhamdülillah”, insana aslında Allah’ın varlığını, gücünü ve sevgisini hatırlatıyor. O kelime, her ne kadar kolayca söylenebilse de, içindeki anlamı insanın içine işlediğinde, sanki bütün dünyayı değiştirebilir. Zihnin ve kalbin karmaşasından kurtulmak için, bazen sadece bir kelime yeter. Elhamdülillah demek, her şeyin en iyisiyle Allah’a şükretmekti. O an, tüm yaşadıklarım, iyi ya da kötü, anlam kazandı.
Kayseri’nin karanlık sokaklarında, ay ışığının solgun ışığı altında, bir kez daha “Elhamdülillah” dedim. Bu basit ama derin kelime, bana hayatın ne kadar değerli olduğunu hatırlatmıştı. Her şeyin içinde bir güzellik olduğunu, sadece ona odaklanmam gerektiğini… İçimdeki bütün boşluk, sevgiyle doldu. O an fark ettim ki, “Elhamdülillah” demek, sadece bir şükür sözü değil, aynı zamanda bir teslimiyet, bir huzur demekti.
Sonuç
İşte o an, “Elhamdülillah” demek ne demekmiş, gerçekten anlamış oldum. Zihin boşaldığında, kalp huzura kavuştuğunda, bu kelimenin gücü her şeyi değiştirebiliyor. Bazen hayatın içinde kaybolmuş gibi hissederken, belki de tek yapmamız gereken, içimizden geçen “Elhamdülillah”ı duyabilmek. Hayatın bize sunduğu her şeye, iyi ya da kötü, şükretmek ve bu şükrü hissederek dile getirmek. Çünkü bu kelime, sadece bir minnettarlık değil, hayatın bütün anlarına bir teşekkürdür.